14 Aralık 2010 Salı

Karda Renkli Desenler

Geçen sene Brüksel’den aldığım ve okudukça biraz hayal kırıklığına uğradığım (çünkü aktivite diye yazdıkları bir çok şeyi biz zaten biliyor ve yapıyoruz) “365 activités avec mon tout-petit” kitabından, bilhassa karda yapılabilecek bir aktiviteyi, itiraf ediyorum aslında aylaaar önce çevirdim ama karın yağmasını bekledim. Şimdi tam zamanıdır diye yazıyorum. Ben kızımın senenin başında yağan karla yaşadığı tecrübe yüzünden (bkz. blogum) bu sefer de bu aktiviteyi yapamayacağız diye düşünmüştüm. Aktiviteyi yaptık yapmasına ama bu sefer de Selin nihayet karla barıştı diye malzemeleri almaya eve döndüğümde heyecan ve sevinçten fotoğraf makinesini evde bıraktım. Bu yüzden fotoğraf yok maalesef. Artık sizin fotoğraf ve yorumlarınızı bekliyorum.
Malzemeler: Bir kaç değişik renkte gıda boyası ve renk sayısı kadar plastik şişe (kapaklarının mayonez kapakları gibi olması gerekiyor.)
Bir kaç değişik renkte gıda boyasını ayrı ayrı plastik şişelerde suyla karıştırın. Kar yağdığında dışarı çıkıp karın üstüne çocuğunuzla çeşitli desenler çizebilir veya kardan adama giysi yapabilirsiniz.

Not:  Her ne kadar S. Striker kitabında, bunun yaratıcılığı öldüren bir şey olduğunu söylüyorsa da yukarıdaki resmin çıktısını alıp çocuğunuza boyatabilirsiniz. Daha fazla boyama sayfası için şuraya tıklayabilirsiniz.

7 Aralık 2010 Salı

Serbest Sanat Çalışmaları 1

Geçtiğimiz hafta öğlenleri kreşten dönerken bahçeyi gözlerimizle tarayarak tablomuz için malzemeler topladık. Çiçek, bilumum kuru/taze yapraklar, kuş tüyü (harbiden güvercin tüyü), ağaç kabuğu, küçük kozalaklar vs.
Eve dönünce Meleğim topladıklarımızı rahatça görebilsin diye bir kutunun kapağına koyduk. Malzemelerimiz sayıca fazla olmadığından A4’ten biraz daha küçük kalın bir karton kullandık. Selin eline yapıştırıcıyı aldı ve bahçeden topladıklarımızı istediği gibi yapıştırdı. İlk yapıştırmada tutmayanlar için yardım etmemi istedi ama yapışkanı sürerken değil, yapıştırıp beklerken. Meleğim çok eğlendi ve yapıştırıcıyı elinden bırakmadan “baska bii sii vay mı anne?” diye en az 7-8 defa sordu. Bir dahaki sefere başka şeyler yapıştırmaya karar verdik.

3 Aralık 2010 Cuma

Kartvizit Yerleştirme

Önce evdeki çekmecelere yayılmış pideci, tesisatçı, terzi vs. gibi hiç ummadığınız zamanlarda gerekli olan ve arayıp bulamadığınız ne kadar kartvizit varsa biraraya toplanır. Sonra kırtasiyeden 2 liralık plastik kapaklı basit bir kartvizitlik alınır. Kartvizitleri topluca avucunda tutmayı ve salonun ortasında “kay gibi” diyerek oraya buraya savurmayı oyun zanneden çocuğunuzun eline tutuşturulur. Kartvizitlerin yerlerine nasıl konulduğu gösterilir. Çocuğunuz tüm kartları yerleştirirken boş kalan sayfaları dolduramayıp “anne daha fazya kaytzit veyiy misin?” diye soracağı hemen farkedilir ve “bak bakalım kolayca çıkabiliyor mu kartlar?” diye sorulur. Arada bir kafasını kaldırıp size bakarken “simdi saa eyimye, simdi de soy eyimye yeyestiyiyoyum” diyen ciddiyet abidesi çocuğunuzun fotoğrafları çekilir. Size her ne yapıyorsanız yaklaşık 15-20 dakika kazandıran bu oyalama taktiği derhal yazılır ve bloga aktarılır.

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Taş Boyama

Ayvalık’ın sıcağında, Selin’in ve ana-baba olarak bizim peynir beyazlığımızdan ve güneş çarpmasından korkarak ve tabii benim güneş alerjimi göz önüne alarak sahile ancak ya sabah çok erken –ki Selin’le bu mümkün değil, ya da akşam üzeri gidebiliyoruz. Günün en sıcak saatlerini de evde geçiriyoruz. Biraz şarkı, biraz dans, biraz oyun, çokça kitap, bolca boyama vs. ama eninde sonunda boyadan bile sıkılır hale geliyor Selin.
Son 2-3 yıldır sıcaktan bunalınca kendisini oyalamak için sahilden topladığı taşları rengarenk boyayan Sina Dedesinden ilham alarak (bkz.yukarıdaki resim), kumsalda bulduğum en büyük ve en beyaz taşları, yanımda getirdiğim sulu boya ve fırçalarla birlikte Selin’in önüne koydum. Taşlar şimdiye dek kağıt ve türlerinden başka malzeme bilmeyen meleğime çok değişik geldi. Önce taşları epey bir inceledi sonra da hemen boyamaya başladı. Farklı renkteki taşları boyarken mesela kırmızının kırmızı değil de başka bir renkmiş gibi görünmesini çok “komik” buldu. Tek sorun taşların bir tarafının kurumasını beklemekte zorlanmasıydı. Bana da bu sıcak yaz günlerinde bunu basit bir oyun, bir aktivite olarak sizlere önermek kaldı.

3 Haziran 2010 Perşembe

Yukayı - Aşşaıı

Bugünkü oyunun da maalesef fotoğrafı yok. Çünkü hem oynayıp hem fotoğraf çekebilmem imkansız. Teoman’ı beklersek de Selin’in bu oyunu oynama yaşı geçecek.
Oyun şöyle: Sırtınızı sağlam bir yere dayayarak (ya da karın kaslarınıza güvenerek) çocuğunuzu dizlerinizin üzerine oturtun ve ellerinden tutun. “Yukarı” derken dizlerinizi yavaşça kaldırın ama “aşağı” derken aniden indirin. Selin aniden aşağıya inmeye bayıldığından biz bu oyunu ‘hala’ oynuyoruz. Bilhassa geçen yaz, deniz kenarında şezlongta ya da kumların üzerinde defalarca ve defalarca oynadık. Çocuklar hem yukarıyı aşağıyı öğreniyor hem de acayip eğleniyorlar. İlk yaptığınızda çocuğunuzun korkmaması için dizlerinizi önce yavaşça aşağıya indirip sonra hızlanabilirsiniz. Yaşları ilerledikçe bu oyun için hakikaten sağlam dizlere ihtiyaç olduğunu da hemen belirteyim:)

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Elektrik Uzun Süre Kesilince...

Rezalet! Gerçek bir rezalet! 2010 yılını yarılamaya şurada topu topu bir ay kalmış ve ne ben ne de diğer yazarlar iki satır bir oyun yazmış. Hani Ocak ayının başında Damla da bir oyun göndermeseymiş, tam süper rezalet olacakmış. Bu ayıba bir son vermek üzere derhal harekete geçiyorum ve hemen bir oyun yazıyorum. Dün yaklaşık bir saat süren elektrik kesintisi sırasında aniden doğaçlama ortaya çıktığı için maalesef fotoğraf çekemedim. Alet olarak küçük bir el fenerine ve elektrik kesintisine ya da zaten hep loş olan/fazla ışık almayan banyo ve/veya mutfağa ihtiyaç var. Biz ilk önce banyoda, kesinti uzayınca da mutfakta oynadık.
Oyun şöyle oynanıyor: Elinizde el feneriyle karanlığımsı banyoya giriyorsunuz ve değişik bir tonlamayla bu da ne diye sorarak feneri çok ani bir hareketle seçtiğiniz eşya veya objenin üzerine tutuyorsunuz. Selin kikir kikir gülmekten önce 2-3 eşyayı pas geçti. Sonra oyuna dahil oldu ve o da benim soruyu sorarkenki tonlamamı taklit etmeye çalışarak cevap vermeye başladı. Misal aniden musluğun üzerine ışığı tutup bu nedir diye sorun. Cevap alır almaz yine ani bir hareketle başka bir yöndeki eşyaya ışığı yöneltin (mesela biz de lavabonun tam karşısında çamaşır sepeti var) ama bu sefer sorunuz “bu da ne böyle yaaavvv?” gibi bir şey olsun. Ben böylelikle Selin’in hiç tahmin etmediğim eşyaların bile adını bildiğini fark ettim (misal, babanın gaygayası –gargarası, fayas-fayans). Bilhassa mutfakta bildiği aletleri duyunca hafif bir şok geçirdiğimi itiraf edeyim. Arada bir el fenerini aniden yüzüne (katiyen gözüne değil) tutup bu da kim yavvv derseniz bir kikirdeme daha duyabilirsiniz:) Eğer kendi yüzünüze tutup bir de komiklik yaparsanız kocamaan kahkahalarıyla kulaklarınız bayram eder, içinizde güller açar:) Benden söylemesi...:)

7 Ocak 2010 Perşembe

Kış Havuzu

Bu oyunu Ilgaz 2 yaşına yaklaşırken oynamıştık ve o zaman Kitubi'de yazmıştım. Ilgaz artık neredeyse 3 yaşında olacak ama eminim döküntüyü göze alıp yine yapsam, yine bayılarak oynar.
Şirket sırlarıyla oynuyoruz :)

Kış için kum havuzu yerine, öğütülmüş "çok gizli evrak" havuzu yaptık. Söylenecek fazla bir şey yok, resim anlatıyor. Fikir birkaç yabancı siteden toplama, malzeme işyerindeki kağıt öğütücüden. Kimse boşaltmadığı için genelde ağzına kadar dolu olduğundan, bir büyük poşet ile tek öğütücü kovasındakileri toparlamak yeterli oldu. Uzay gemisi için gerekli kolilerin peşine, kıyılmış kağıtları da toparlayınca, artık işyerinde atılacak şeyleri önce bana bir soruyorlar, Ilgaz'a lazım mı diye :).

Birkaç not:
  • Küçük yuvarlak lekelerin fotoğrafın netliğini bozduğunu farkedebilirsiniz, bunlar kağıt tozu. Benim gibi eğlence fikriyle sabırsızlanıp alelacele düzeneği kurmak yerine, önce eski bir tülü çuval gibi kullanıp içine doldurarak balkondan silkeleyerek havalandırmanızı tavsiye ederim. Elektri süpürge ile de çekilebilir. Yoksa, ilk oyunda çok fena toz çıkıyor, burnu ve ciğerleri için de bu toz iyi olmayabilir.
  • Oynanmadığında gayet güzel sıkıştırılarak dar bir alanda saklanabiliyor.
  • Havuzun altına büyük bir çarşaf, örtü serin.
  • Sonuçta kağıt olduğu için temizlenemez bir pislik çıkartmıyor. Yine de temizlikten önceki günü seçmekte yarar var. Bizimki gibi üzerine yapışan kağıtlara aldırmadan havuzdan hızla fırlayıp, koşarak odasından kovalarını almaya giderse evde bomba patlamış gibi bir görüntü ortaya çıkabiliyor.
18-24 yaş grubu için oyun fikirleri:
18-24 Aylık Bebek Bakımı - Oyun Zamanları
18 aylık bebeklerin en sevdiği oyun ve oyuncaklar

Bebeğinizle eğlenceli günler dilerim :)
Damla
http://www.kitubi.com/
http://www.nurturia.com.tr//people/damla