26 Temmuz 2010 Pazartesi

Taş Boyama

Ayvalık’ın sıcağında, Selin’in ve ana-baba olarak bizim peynir beyazlığımızdan ve güneş çarpmasından korkarak ve tabii benim güneş alerjimi göz önüne alarak sahile ancak ya sabah çok erken –ki Selin’le bu mümkün değil, ya da akşam üzeri gidebiliyoruz. Günün en sıcak saatlerini de evde geçiriyoruz. Biraz şarkı, biraz dans, biraz oyun, çokça kitap, bolca boyama vs. ama eninde sonunda boyadan bile sıkılır hale geliyor Selin.
Son 2-3 yıldır sıcaktan bunalınca kendisini oyalamak için sahilden topladığı taşları rengarenk boyayan Sina Dedesinden ilham alarak (bkz.yukarıdaki resim), kumsalda bulduğum en büyük ve en beyaz taşları, yanımda getirdiğim sulu boya ve fırçalarla birlikte Selin’in önüne koydum. Taşlar şimdiye dek kağıt ve türlerinden başka malzeme bilmeyen meleğime çok değişik geldi. Önce taşları epey bir inceledi sonra da hemen boyamaya başladı. Farklı renkteki taşları boyarken mesela kırmızının kırmızı değil de başka bir renkmiş gibi görünmesini çok “komik” buldu. Tek sorun taşların bir tarafının kurumasını beklemekte zorlanmasıydı. Bana da bu sıcak yaz günlerinde bunu basit bir oyun, bir aktivite olarak sizlere önermek kaldı.